T.C. Mİllî Eğİtİm BakanlIğI
ERZURUM / PASİNLER - TOBB Efkan Ala İmam Hatip Ortaokulu

Masallar

 

 

 

 

 

 

 

 

                                                                                                       MASALLAR

 

 

 1-İLM-İ  SİYASET

 

 Zamanın birinde bir hoca ve talebesi varmış. Hocasının yanında yıllarca ders almış. ( kelam hadis fıkıh vs.) Bir gün demişki hocam artık ben her şeyi öğrendim, icazet ver gideyim. Hocası bırakmamış, ve demiş ki öğreneceğin çok şey var. Ama dinletememiş, çok bilmiş talebe düşmüş yollara. Gide gide bir topluluğa rastlamış, bakmış ki birisi bir şeyler anlatıyor. Anlattıkları da yalan yanlış şeyler. Kalabalığa hitaben demiş ki:''Ey aziz topluluk bu zat-ı muhteremin söylediklerinin hepsi yalan, sakın inanmayın''. Der demez kendisini kapının önünde bulmuş, hırpalandığı da yanına kar kalmış. Düşmüş yollara, varmış hocasının yanına. Anlatmış başına gelenleri. Hocası demişki, ''Acele ettin, ilm-i siyaseti öğrenmeden çıkıp gittin.'' Bir müddet sonra hocası icazet vermiş, artık gidebilirsin demiş. Gide gide aynı topluluğa yolu düşmüş, bakmış ki aynı hoca yine saçma sapan konuşuyor. Demiş ki: ''Ey aziz topluluk, bu hocanız çok alim birisidir bunu saçından ve sakalından bir tel kopartan dosdoğru cennete gider. İlk cennete giden ben olmalıyım der ve hocaya doğru ilk hamlesini yapar…

 1-a

 Turgut Özal, Kazakistan Meclisi'nde konuşurken bir gazeteci, Türkiye'de ne kadar Kazak olduğunu sorar. Özal'da :''Ben de dahil 70 milyon'' der. Ve ayakta alkışlanır. Aynı şekilde  Atatürk de Azebaycan için: ''Biz iki devlet, bir milletiz''  demiştir. Bu iki  jestiyondan  dolayı bu ülkelerin Türkiye'ye ayrı bir sevgisi ve bağlılığı vardır.

 

  2-LİMUZİN VE EVLİLİK YILDÖNÜMÜ

 

 Limuzin, New york'un en popüler kuyumcusunun önünde durdu. Şık giyimli, fakat kolu alçıda olan adam arabadan inerek korumasıyla dükkana girdiler. O gün karısının doğum günüydü ve mücevher almak istiyordu. Getirilen hiçbir koleksiyonu beğenmedi. Mağaza sahibi, kasada sakladığı mücevheri çıkarıp şöyle dedi. :''Bu nadide eserin bir benzeri yok, fiyatı da 10 milyon dolar.'' Adam nihayet beğenmişti. Kuyumcuya dedi ki, üzerimde para yok evden para istemem lazım. Bir pusula yazayım, şoförüm ve korumam evden alıp gelsin. Benim kolum alçıda olduğu için rica etsem siz yazarmısınız. (…Karıcığım gelen şoför ve korumaya 10 mil……..)

 

 Akşam evde kuyumcu karısına dedi ki:''Bugün bir aptala 5 milyon dolarlık bir mücevheri iki katına sattım.'' Karısı dedi ki :''Sattıysan benden niye 10 milyon dolar istedin.''

 

  2-a

 Olay, yıllar önce kuyumcularıyla ünlü bir şehrin caddesinde yaşanır. Bir adam caddede gözüne kestirdiği çarşaflı bir kadına yaklaşarak şöyle der :''Karıma bir bilezik alçağım senin kollarında deneyebilirmiyiz.'' Kadınla beraber kuyumcuya gider, bilezikleri alırlar. Adam kuyumcuya sessizce der ki, ''Karım burada kalsın ben gidip para alıp geleyim.'' Bir müddet sonra birisi derki bu kadın ne bekliyor burada. Kuyumcu da ''kocası para getirmeye gitti.'' der. ''O benim kocam deği..' (Bu olay yaşanmıştır ve gerçektir.)

 

  3- KAPLUMBAĞALARIN PİKNİĞİ

 

 Kaplumbağalar piknik yapmaya karar vermişler, düşmüşler yollara. Tam tamına beş yıl gitmişler, bir de bakmışlar ki gazoz kapağı açacağını evde unutmuşlar. En gencine bu görevi vermişler. Beş gidiş beş de geliş tam on yıl sürecek bir yolculuğa çıkmadan önce kaplumbağa demiş ki :''Tek şartım var, ben gelmeden hiç kimse bir şey yemeyecek.'' Tamam demişler, ve genç kaplumbağa düşmüş yola. Dokuz yıl sonra millet homurdanmaya başlamış. Demişler ki biraz atıştıralım, o salak ne bilecek yediğimizi. Birer lokma yemişlerdi ki genç kaplumbağa hemen karşılarına çıktı, ve   şöyle dedi : ''Ben sizin sözünüzü tutmayacağınızı bal gibi biliyordum, onun için gitmedim şu ağacın yanına gizlenmiştim bütün konuşmalarınızı da duydum. Size hayvan diyemem zaten hayvansınız.'' En ihtiyarı şöyle dedi :''Gitseydin şimdiye kadar gelmiştin.'' (Yaşanmamıştır fakat gerçektir.)

 

 4- VURGUN

 

 İlk aşmada inşaat malzemesi, demir, plastik, şeker, gübre, yağ, boya gibi farklı sektörde ticaret yapan sektörler bulunuyordu. Tüccarı telefonla arayan çete, ''Elimizde ihale fazlası mal var çok düşük fiyatla satıyoruz'' deyip tüccarın oluru üzerine, ''yükleme için haber bekleyin'' deniliyor.

 

 İkinci aşamada, malın satışını yapan ikinci bir tüccar bulunup sipariş veriliyordu. İlk tüccar aranarak, ''Malınız hazır gelin ve şu depodan alın'' deniliyor. Aynı anda ikinci tüccarı arayan çete malı alacak şoförün ismini ve plakayı veriyordu. Yükleme sürerken; çete, ilk tüccarı ''Daha önce çok mağdur olduk, malınız şu anda yükleniyor. İrsaliye faturası da hazır. Biz aynı zamanda kuyumculuk yapıyoruz hesabımız şudur, lütfen malın parasını bu hesaba yollayın'' diyerek kandırıyordu. Son aşamada kuyumcuya, ''Sizin orada oturuyorum, düğünümüz var çok acil altın lazım ama ben il dışındayım parasını hesabınıza EFT yapsam olur mu? Şoförüm altınları gelip alacak''deniliyordu.

 

Birinci tüccarın parayı havale etmesiyle birlikte kuyumcu altınları çeteye veriyordu. Bu sırada ikinci tüccar malı verdiği halde parasını alamadığı için yüklemeyi durduruyordu, yani zararı olmuyordu. Ancak birinci tüccar havale yaptığı hesabın sahibini arayıp 'paranı verdim mal nerede' diye sorduğunda, kuyumcudan, 'parayı aldım altınları da verdim' cevabını alıyor ve dolandırıldığını anlıyordu. (Yaşanmıştır ve gerçektir)

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

Paylaş Facebook  Paylaş twitter  Paylaş google  Paylaş linkedin
Yayın: 13.11.2014 - Güncelleme: 21.11.2019 11:26 - Görüntülenme: 1452
  Beğen | 6  kişi beğendi