T.C. Mİllî Eğİtİm BakanlIğI
ERZURUM / PASİNLER - TOBB Efkan Ala İmam Hatip Ortaokulu

Phıladelphıa Deneyi

 

 

 

 

 

                        PHİLADELPHİA DENEYİ

 

 

 

 

 

 Deney; 1943 tarihinde, Philadelphia limanındaki, USS Eldridge 173 borda numaralı

bir ABD sahil koruma gemisi üzerinde yapılır. Gemiye 75 KVAgücünde iki jeneratör,

3 RF vericisi ve 3000 adet güç arttırıcı tüp monte

 edilmiştir. Deney başladığında ilk olarak sisli yeşil bir ışığın çevreyi

 sardığı görülür. Gemi bu yeşil sise bürünmeye başlar ve içindeki denizcilerle

 beraber yavaş yavaş kaybolur. Geminin sadece su üzerindeki çırpıntıları

 görülmektedir, gemi görünmez olmuştur. Üç dakika sonra 640 km. uzaklıktaki

 Norfolk limanında,  geminin askeri gözlemcilerin gözleri önünde aniden ortaya

 çıktığı ve tekrar kaybolduğu, ve en son olarak  yeniden Philadelphia  limanında

  belirdiği görülür. Deney, bu şaşırtıcı sonuçlar ortaya çıktığında güçlükle sona erdirilir.

 

 

Deneyden hemen sonra personelin bir kısmının kaybolduğu, diğerlerinin ise psişik

 yeteneklerinin çok güçlenmiş olduğu görülür. Bazıları deneyde kazandıkları görünmeme

 yeteneğini, günlük hayatlarında da sürdürürler. Sokakta yürürken herhangi bir zamanda

 kaybolup sonra tekrar ortaya çıktıkları görülür. Kiminin vücutları kısmen görünmez olur,

 kimisi evin duvarları içinden geçtiği görülür.

 

 

 Bazıları heykel gibi kaskatı kesilmektedir. Bu donmalar, bazen birkaç saniye bazen

 saatlerce sürmektedir. Smith adındaki bir denizcinin donuşu 200 gün sürmüştür.

 Yemeden, içmeden, nefes almadan bu kadar uzun süre donup kalan Smith kendine

 geldiğinde bu süreyi 5 sn. gibi hissettiğini ve bu süre içinde elinde olmadan uzayda

 gezindiğini dünyayı dışardan seyrettiğini ifade etmiştir. Donan kişiler kendi iradeleri

 ile hareket edememekte, yakınlarındaki  kişilerin onlara dokunarak topraklamaları

 gerekmektedir. Daha sonra hepsi bu donma anında, kendilerinin çekimsiz olarak

 erbestçe yükselip, uzayda gezebildiklerini ifade etmişlerdir. Kaybolan denizciler,

 ''Birden kendimizi, bedenimizle birlikte uzayda buluyoruz, sonra tekrar

 kaybolduğumuz yerde ortaya çıkıyoruz''  demişlerdir.

 

 

 Denizcilerin doğru söylediği acı bir gerçekle anlaşılır: Bir gün tayfa donup kaldığında

 arkadaşları ona dokunarak topraklamak ister. Dokundukları anda tayfa birden bire

alev alır ve o kadar şiddetle yanar ki geride hiçbir iz ve kül bırakmaz. Sadece

bulunduğu zeminin kömürleşmiş olduğu tayfanın yandığını göstermektedir.

 Dr. Jessup bu yanık  parçalarına birtakım testler yaptığında şu sonuca ulaşır,

  bu tayfanın uzayın kozmik ışınların bulunduğu atmosfer dışı bir bölgesine

 ışınlanmıştır. Halı ve döşeme numunesinde, dünya üzerinde hiç olmaması gereken

  radyoaktif ışıma ve dedektörlerin ''kozmik primerler'' diye tanımladıkları Kuran'da

 ''şıhap'' diye anlatılan kozmik ışınlar bulunmuştur.

 

 

 ABD Deniz kuvvetlerinin çok gizli ''Inter services code-work ındex''inde yer alan ''Rainbow''

 kod adının, Philadelphia Deneyi'ne  ait olduğu ve bu deneyin resmi kayıtlarda ''Project Rainbow''

 (Gökkuşağı Projesi) adıyla geçmiştir. (1) Deneyin ön hazırlık çalışmalarının Nikola Tesla ve

 Dr. John von Neumann tarafından yapıldığı, Tesla'nın bu projede etkin görev aldığı hatta 1940

 yılında yapılan ilk denemenin başarılı olmasından sonra 1943 yılında iki deneme daha yapılmıştır.

 Tesla'nın, deneyin gemi personeline zarar vereceği gerekçesi ile projeden ayrılmasından kısa bir

 süre sonra ölmüştür.(2)

 

 

 Dr. Jessup'un, Dr. Mason Valentine ile yaptığı bir röportajda, deneyin bilimsel olarak açıklanmasının

 mümkün olup olmadığı konusundaki soruya Dr. Valentine şöyle demiştir.

 'Bence deney, bilinen ve alışılmış yollarla açıklanamaz. Bir çok bilim adamı ,artık

 atomun temel yapısının madde zerreciklerinden değil elektromagnetik alanlardan oluştuğu görüşünde.

 Bu olay, son derece karmaşık enerji alanlarının birbirini etkileme işlemidir.

 Eğer böyle bir evrenin içinde maddenin değişik fazları bulunmasaydı, bu şaşılacak bir

 şey olurdu. Bir fazdan diğerine geçilmesi bir yaşam düzeyinden diğerine geçmeye

 benzer. Bu boyutlar arası bir değişmedir. Yani dünyalar içinde başka dünyalar olabilir.

  Manyetik alanların boyutsal değişimler yaratabileceğinden zaten şüpheleniliyordu.

 Maksatlı olarak olağandışı manyetik şartların yaratılması hem fiziksel hem de

  yaşamsal olarak maddenin fazını değiştirebilir. Bu durum bağımsız olmayan,

 ancak içinde bulunduğumuz madde/zaman/enerji boyutunun bir parçası olan

 zaman boyutunu saptırabilir. (3)

 Deneyden sonra, Morris K. Jessup arabasında ölü bulundu. (4)

 

 DİPNOTLAR:

 

 1-W.L. Moore, C.F. Berlitz (Philadelphia Deneyi- Görünmezlik Projesi)

 2- A.H. Hochheimer (A'dan Z'ye Philadelphia Deneyi)

 3- C.F. Berlitz (İz bırkmadan)

 4- Ali Velioğlu (Makaleler)

 

 

 

 

 

 

 

 

Paylaş Facebook  Paylaş twitter  Paylaş google  Paylaş linkedin
Yayın: 13.11.2014 - Güncelleme: 21.11.2019 11:26 - Görüntülenme: 1189
  Beğen | 20  kişi beğendi